19-26 Aralık Haftalık AB Basın Özeti
20.12.2010
Türkiye’nin rekabet başlığı açılmıyor
Türkiye’nin rekabet başlığı açılmıyor AB ile Türkiye arasındaki görüşmelerin yürütüldüğü Brüksel’de kulisler, Türkiye’nin 2010 yılının ikinci yarısını müzakerelerde hiçbir fasıl açamadan kapatacağının ortaya çıktığı 16 Kasım’daki toplantıda yaşananlar ile çalkalanıyor.
Türk heyetinin “bir eksiğimiz yok” diye yanlış yönlendirdiği Başmüzakereci Egemen Bağış, Ankara’nın açılması planlanan rekabet faslının kriterlerini yerine getirmediğini 16 Kasım’daki toplantıda öğrendi. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle’nin verdiği bilgiler üzerine Türkiye’nin kriterlerin yerine getirilmediğini öğrenen ve şaşıran Bağış “Brüksel-Ankara ilişkilerinde kritik bir dönemden geçiyoruz. Başbakan Erdoğan sert tepki verirse büyük kriz olur” diye son dakika müdahalesinde bulundu ancak başarılı olamadı. Toplantıdaki diyalogları ünlü masala benzeten bir AB yetkilisi “Kendi heyetindekiler koro halinde bakana ‘her şey yolunda’ derken ‘kral çıplak’ diyen AB Komisyonu oldu” yorumunu yaptı.
Hürriyet, 20-12-2010 11.36 (TSİ)
İKV Başkanı Prof Dr. Kabaalioğlu: “Rekabet başlığının açılmaması son derece kaygı vericidir”
Avrupa Birliği’nin Belçika dönem başkanlığı sırasında hiçbir başlığın müzakereye açılamıyor oluşu müzakerelerin etkin bir şekilde yürütülmesi açısından son derece düşündürücüdür. Müzakereler siyasi gerekçelerle tıkanma noktasına gelmektedir. Önümüzde açılması muhtemel olan üç başlıktan biri olan rekabet başlığında Türkiye açılış kriterlerini yerine getirmek için gerekli adımları atmıştır.
Türkiye 1.1.1996 itibarıyla AB ile gümrük birliğini yürürlüğe koymadan önce AB standartlarında bir Rekabet Kanunu kabul edilmiş ve Rekabet Kurumu oluşturulmuştur. Bu manada Türkiye bugün AB üyesi olan birçok ülkeden daha önce ve daha kapsamlı olarak rekabet alanında AB müktesebatına uyumu gerçekleştirmiştir. Durum böyle iken, bu başlığın açılması yönünde siyasi iradenin ortaya çıkamaması müzakerelerin geleceği açısından artan bir tehlikeye işaret etmektedir.
http://www.abhaber.com, 20-12-2010 15:01 (TSİ)
21.12.2010
Dışişleri: Rumların anlaşmaları endişe verici
Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) 2003 yılından itibaren Doğu Akdeniz’deki ülkelerle deniz yetki alanlarını ilgilendiren ikili anlaşmalar yapmasını ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi.
GKRY’nin son olarak 17 Aralık 2010 tarihinde Lefkoşa’da İsrail ile bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzaladığını hatırlatan bakanlık açıklamasında, “Bu anlaşmanın yapılmasına yönelik görüşmelerin bir süredir devam ettiği bilinmekteydi. Bu çerçevede, İsrail nezdinde müteaddit girişimlerde bulunulmuş, GKRY ile bu tür bir anlaşma yapılmasının, Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını yok saymak anlamına geleceği, Kıbrıs müzakerelerini olumsuz etkileyeceği ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara katkı sağlamayacağı vurgulanmıştı. Son olarak Sayın Müsteşarımız 16 Aralık 2010 tarihinde İsrail’in Ankara Büyükelçisini Bakanlığımıza davet ederek, görüşlerimizi izah etmişti.” ifadelerine yer verildi.
Ajanslar, 21-12-2010 18.01 (TSİ)
AB’nin Dümenine Macaristan Geçiyor
Macaristan, altı aydır Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı yürüten Belçika’dan görevi devralmaya hazırlanıyor. Farklı bir çizgi izlemeye çalışacak olan Macaristan’ın programı ve öncelikleri dün açıklandı.
Macaristan Dışişleri Bakanı Janos Martonyi tarafından açıklanan programın ana başlıkları yine ekonomiyle ilgili olacak, ancak altı aylık stratejisini Avrupa’yı dinleme, ona hizmet etme ve destek olma üzerine kuran Macaristan, Avrupa Birliği gündemine farklı bir açıdan yaklaşma niyetinde. Martonyi, ülkesinin seçtiği sloganın, “İnsani dokunuşla güçlü Avrupa” olduğunu söyledi. Ekonominin sadece istatistiksel verilerden ya da makro ve mikro unsurlardan oluşmadığını söyleyen Macar bakan, önceliğin insan olduğunu hatırlattı.
Voa, 21-12-2010 10.38 (TSİ)
22.12.2010
AB Hırvatistan ile üç başık kapattı
Hırvatistan AB katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile eşzamanlı başlamıştı. Hırvatistan şimdiye kadar 35 fasıldan 28’inde üyeliğe hazır hale geldi. Türkiye’nin AB ile katılım müzakerelerine baktığımızda ise içler acısı bir tablo ortaya çıkıyor. Türkiye şimdiye kadar 35 fasıldan sadece 1’ini kapatabildi.
AB katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile eşzamanlı başlayan Hırvatistan, bugün 3 fasıl daha kapatarak toplam 35 fasıldan 28’inde üyeliğe hazır hale geldi.
Ajanslar-Voa, 22-12-2010 18.00 (TSİ)
AB ile rekabet başlığını dört yılda açamadık!
Normal şartlarda Türkiye’nin bugün Brüksel’de düzenlenecek olan hükümetlerarası konferansta (HAK) rekabet politikası başlığını açması gerekiyordu. Ancak Ankara’nın evdeki hesabı Brüksel’e uymayınca Türkiye, önünde herhangi bir siyasi engel olmayan 3 başlıktan biri konumundaki bu başlığı açamadı. Başlıkla ilgili dikkat çeken bir unsuru da detayları 2006’dan bu yana bilinen açılış kriterlerinin 4 yılda yerine getirilememesi oluşturuyor.
“Son dakikada başlık açmayı” gelenek haline getiren ve bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ülkelerini teknik teamülleri hiçe saymaya zorlayan Ankara, rekabet politikası başlığıyla ilgili adımları son ana bırakmaması konusunda Brüksel tarafından defalarca uyarıldı. Buna karşın açılış kriterlerinin gerekleri AB’nin istediği şekilde yerine getirilmedi. Mevcut adımlar da ya geç ya da eksik atıldı. Başlığın açılmaması, Türkiye’nin önündeki siyasi engellere atıfla gündemde tuttuğu “Onlar açmasa da biz başlıkları açar ve kaparız” söyleminin kredibilitesinin sorgulanmasına neden oluyor.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in “Biz üzerimize düşen çalışmaları yaptığımız kanaatini taşıyoruz” ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın “6 açılış kriterinin 6’sı da yerine getirildi” yönündeki açıklamaları ise Brüksel’deki verilerle örtüşmüyor. Sorumluluk kendisinde olmasına rağmen Türkiye’nin, başlığın açılamaması nedeniyle kapalı kapılar ardında sert mesajlar vermesi de AB’de dikkat çekiyor.
Türkiye 2005’ten bu yana 13 başlık açıp bunlardan yalnızca birini kapatabildi.
Milliyet, 22-12-2010 09.17 (TSİ)
Verheugen: “Türkiye’nin AB’ye değil, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var”
AB’nin genişlemesinden sorumlu eski komiseri Günter Verheugen, Wirtschaftsblatt isimli Avusturya gazetesine verdiği mülakatta Avrupa’nın Türkiye’ye, Türkiye’nin Avrupa’ya olduğundan daha çok ihtiyacı olduğunu söyledi.
Fileleftheros “AB’nin Türkiye’ye İhtiyacı Var, Türkiye’nin AB’ye Değil… Verheugen’den Tam Destek Açıklaması” başlığıyla yansıttığı haberinde, Verheugen’in; AB’nin doğuya doğru genişlemesinin bir başarı olduğunu, bu genişlemenin öncelikle Almanya ve Avusturya’nın çıkarına olduğunu belirterek “Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin AB’ye olduğundan çok daha fazla ihtiyacı var” dediğini yazdı.
Habere göre Türkiye’de, AB’den beklentiler konusunda belirsizlik hissedenlerin sayısında artış olduğunu belirten Verheugen bazı Avrupa hükümetlerinin Türkiye’nin üyelik sürecini engellememekle birlikte, Türkiye’nin üyeliğine karşı olduğunu söylediklerine işaret etti ve Avusturya hükümetinin de bu tavır içerisinde olduğuna vurgu yaptı.
Günter Verheugen “Bu nedenle kimse Ankara’dan üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmesini ve demokratikleşmede ısrar etmesini beklememelidir” dedi.
Tak-Kıbrıspostası, 22-12-2010 14.15 (TSİ)
Romanya ve Bulgaristan’ın Schengen bölgesine girmesi kabul edilmedi
Üç yıl önce AB üyesi olan Bulgaristan ve Romanya’nın önümüzdeki yıl da Schengen Bölgesi’ne dâhil edilerek serbest dolaşım hakkı edinmesi planlanmıştı. Ancak Almanya ve Fransa, Brüksel’den bunun ertelenmesini istedi.
Almanya ve Fransa, Bulgaristan ve Romanya’nın Schengen Bölgesi’ne dâhil edilmesine karşı çıktı. Berlin ve Paris’in Schengen’in genişlemesiyle ilgili tavrı, Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière ile Fransız mevkidaşı Brice Hortefeux tarafından imzalanan bir mektupla Avrupa Birliği Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström’e iletildi. Mektupta, her iki ülkenin de koşulları yerine getirmediği kaydedildi.
Dw, 22-12-2010 14.00 (TSİ)
23.12.2010
Herman Van Rompuy:’AB, Türkiye ile yakın ortaklık geliştirmelidir’
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Türkiye’nin bölgesinde çok daha aktif rol oynamaya başladığını belirterek katılım müzakerelerinden bir sonuç çıkmasından bile önce AB’nin, Türkiye ile yakın ortaklık geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye karşıtı görüşleriyle bilinen Van Rompuy, AB Dönem Başkanlığı’nı Belçika’dan devralmaya hazırlanan Macaristan’da yaptığı konuşmada, “Bence AB, müzakerelerden bir sonuç çıkmasından bile önce, Türkiye ile yakın ortaklık geliştirmelidir” dedi. Van Rompuy, bu görevindeki ilk yılında Batı Balkanlara iki seyahat gerçekleştirerek bölge ülkelerinin AB üyelik perspektifini teyit ettiğini aktardı. Tüm Batı Balkan ülkelerinin AB’ye dahil olabilmesi için iki taraftan da siyasi cesaret göstermesi gerektiğini kaydeden Van Rompuy, bazı AB üyelerinde kamuoyunun genişlemeye yeterince destek vermediğine dikkati çekti.
Milliyet-Ajanslar, 23-12-2010 09.31 (TSİ)
AB’den Fildişi Sahili için çağrı
Avrupa Birliği (AB), Fildişi Sahili’nde seçimleri kaybeden eski cumhurbaşkanı Laurent Gbagbo’yu iktidar üzerindeki tüm hak iddialarından ivediyen vaz geçmeye çağırdı.
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, muhalefet lideri Alassane Ouattara’nın seçim zaferinin tartışılamayacağını söylemişti.
Aralarında Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu birçok AB ülkesi vatandaşlarını Fildişi Sahili’ni terk etmeye çağırdı. Alman Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, ülkede güvenlik koşullarının daha da kötüleşmesinin beklendiğini söyledi.
Fildişi Sahili’nde seçimleri Alassane Ouattara kazanmış, ancak eski cumhurbaşkanı Laurent Gbagbo seçim sonuçlarını tanımadığını ilan etmişti. Güvenlik güçleri Gbagbo’nun yanında yer alıyor. BM ve uluslararası toplum seçimin galibi olarak Gbagbo’yu görüyor.
Dw, 23-12-2010 17.02 (TSİ)
AB batan ülkelere istikrar fonu kuruyor
Almanya’nın da aralarında bulunduğu bazı Avro Bölgesi’ne üye devletler, zor durumda bulunan üye ülkelere yardım amacıyla bağımsız yeni bir Avrupa İstikrar Fonu üzerinde çalışıyor.
Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde yer alan haberde, Almanya’da federal hükümetin yeni bir Avrupa Yatırım, Büyüme ve İstikrar Fonu oluşturmak için taslak metin hazırladığı belirtilerek, Avro Bölgesi’ne üye ülkelere acil yardım amacıyla kurulacak yeni fonun, Avrupa Merkez Bankası’na (AMB) paralel bağımsız bir kuruluş olmasının hedeflendiği ifade edildi.
Avro’yu korumak için oluşturulacak söz konusu yeni fonun finansmanının sınırsız kapasitede olmasının planlandığı belirtiliyor.
Almanya’nın dışında Hollanda, Finlandiya ve İrlanda’nın da konuya ilişkin önerilerini, Ocak ayı ortasında Brüksel’de yapılacak Avro Bölgesi Maliye Bakanları toplantısında sunmaları bekleniyor.
Ajanslar, 23-12-2010 16.00 (TSİ)
Steven Vanackere:Tren seyir halinde
Ocak ayında Avrupa Birliği Dönem Başkan-lığı’nı Macaristan’a devredecek olan Belçika Dışişleri Bakanı Steven Vanackere, Türkiye ile AB arasındaki müzakereler için, “Tren seyir halinde” benzetmesi yaptı.
Zaman’a konuşan Vanackere, Belçika’nın dönem başkanlığı süresinde planlandığı gibi rekabet faslının açılmayışını zaman darlığına bağladı. “Herkes biliyor ki gerçekten rekabet faslının açılmasını ümit etmiştik.” diyen Bakan, şöyle devam etti: “Türk hükümetinin önemli gayretlerde bulunduğunu düşünüyorum. Ancak görünüyor ki yasaların yürürlüğe girmesi için vakit sıkıntısı oluştu. Ben şahsen Türkiye’deki politik enerjinin anayasa değişikliklerine ve referanduma gittiğini düşünüyorum. Bu da muhtemelen o kadar politik enerji istedi ki yıl sonuna kadar komisyonun şartlarını dolduramadılar.”
ABHaber, 23-12-2010 09.13 (TSİ)
24.12.2010
Gül: AB’yi örnek alalım 400 milyon nüfuslu EİT’te ticaret canlansın
EİT Zirvesi’nde Dönem Başkanı olarak konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bölgenin 400 milyonluk nüfusuna dikkat çekerek, ticaretin artırılması gerektiğini vurguladı. Bu konuda Avrupa’yı örnek gösteren Gül, “AB ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret yüzde 65’i aşıyor. EİT ülkelerinde ise bu oran yüzde 7’de kaldı” dedi.
EKONOMİK İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) dönem başkanlığını İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’tan devralan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Asya ülkelerine örnek olarak Avrupa Birliği’ni (AB) gösterdi. Bölgenin potkansiyeline dikkat çeken Gül, EİT ülkelerinin 8 milyon kilometrekarelik bir alan ve 400 milyondan fazla nüfusa sahip olduğunu vurguladı. Bunun ticarete yansıtılmasını isteyen Gül, “AB ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret yüzde 65’i aşıyor. EİT ülkelerinde ise bu oran yüzde 7’de kaldı, bu konuda başarılı olamadık” dedi.
EİT nedir
TÜRKİYE, İran ve Pakistan arasında 1985 yılında, kültürel, ekonomik ve ticari işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan EİT’e Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Türk Cumhuriyetleri de dahil oldu. Teşkilatın halen 10 üyesi bulunuyor. Türkiye, Pakistan, İran, Azerbaycan, Afganistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın üye olduğu kuruluşun İstanbul’daki zirvesinde, KKTC, Irak, Katar, Ürdün, Lübnan ve Suriye de misafir ülke olarak yer alıyor. Üyeler arasında kültürel, ticari ve ekonomik alanda işbirliğini amaçlayan EİT’in hedefleri arasında, 2015 yılına kadar serbest ticaret bölgesi oluşturmak da bulunuyor.
Hürriyet, 24-12-2010 11.10 (TSİ)