Arşiv

Archive for the ‘Günlük’ Category

Hindistan’da Altın Üçgen (Yeni Delhi-Agra-Jaipur) ve Amritsar gezisi

Bu yazımda, 2019 yılı Aralık ayı sonunda İslamabad-Lahor-Amritsar (Hindistan) güzergahında Hindistan’ın Altın Üçgen (Golden Triangle) olarak bilinen Delhi-Agra-Jaipur şehirlerine gerçekleştirdiğim bir haftalık gezime ait notları sizlerle paylaşacağım.

Altın Üçgen’de bir hafta

Pakistan’da bulunduğum süre içinde Pakistan’ın içinde görmeyi hedeflediğim bölgeleri ziyaret ettikten sonra, sıra yıllardır hayallerimi süsleyen ve “bucket list”imin ilk sıralarında yer alan Hindistan’a gelmişti nihayet.

Pakistan’ın özellikle Hindistan ile sınırı bulunan Pencab eyaletine yaptığım geziler, esasında Hindistan’a hazırlık mahiyetinde önemli bir tecrübe olmuştu. Toplumsal hayatın yanısıra, özellikle Babürler dönemine ait kültürel mirasa ev sahipliği yapan Pakistan’ın Lahor kentiyle, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin özellikle tarihi bölgesi arasındaki mimari benzerliğin bir hayli fazla olduğunu gezimin hemen başında gözlemledim.

Blog yazılarımda, sırf bir gezi yazısı formatından ziyade, gezdiğim yerlerin tarihi, idari, siyasi yapısı hakkında da genel ve kısa da olsa bilgiler vermeye özen gösteriyorum. Bu çerçevede, Alt Kıta hakkında kısa bir girizgahın ardından yazımın ikinci bölümünde gezi notlarımı aktaracağım.

Daha fazlasını oku…

Pakistan/Hunza Vadisi’ne yolculuk

31 Ekim 2019 1 yorum

Giriş

Blogumun gezi bölümünün Pakistan başlığını, yaklaşık iki yıldır yaşadığım ülkede yaptığım gezilerden en sonuncusuyla açıyorum. Bunun en temel gerekçelerini, bu yazımın konusu olan Gilgit-Baltistan bölgesine yaptığım gezinin Hayber Pahtunhva ve Pencab eyaletlerinde gördüğüm şehirlerden daha kapsamlı olması ve bölgede gördüklerimi ve öğrendiklerimi unutmadan kayda geçirme arzusu olarak ifade edebilirim.

Hunza Vadisi

Hunza Vadisi

Pakistan’da kaleme aldığım ilk gezi yazım olması hasebiyle, bu yazımın girişinde ülke hakkında çok kısa ve genel bilgilere yer vermemin yararlı olacağına inanıyorum. Daha fazlasını oku…

Merhaba!

Yaklaşık 2 yıllık bir aradan sonra bloguma geri dönüş yapmak beni heyecanlandırıyor. Blogumu daha aktif bir hal getirmek için kafamda uçuşan planlar-projeler bunun en önemli nedeni olsa gerek. Üniversite dönemimde daha çok bireysel akademik gelişimim için kullandığım blogumu artık gezi notları & fotoğrafları – kitap önerileri- hatta yemek köşesi ile renklendirmek en büyük hedefim, tabi takdir edersiniz ki işim ve yüksek lisans eğitimim nedeniyle akademik yazılardan da uzak kalmam mümkün değil. Son 2 yılda hayatımda ve kariyerimde çok şey değişti, blogumda paylaşarak kişisel tarihime not düşmek istediğim çok değişik tecrübeler yaşadım ancak, sözkonusu aradan dolayı hayıflanmak yerine bir an evvel blogumu aktif hale getirmek en iyisi. Bu doğrultuda beni teşvik eden en temel unsur, geçmiş yazılarımın tıklanma sayısı desem ukalalık etmiş olmam umarım. Özellikle, mezun olduğum uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olanlar için yazdığım “Bir Uluslararası İlişkilercinin Kariyer Planları ve KPSS” başlıklı yazım yüzlerce kez okundu, hala günde onlarca kez okunuyor ve büyük kısmını cevaplandıramadığım onlarca yorum aldı, gelen sorulara peyderpey cevap vermeye çalışacağım. Fakat çalakalem yazdığım bir yazıya gelen bu kadar yorum ve soru Uluslararası İlişkiler öğrencilerine danışmanlık konusundaki eksikliği bireysel olarak yeniden tecrübe etmeme neden oldu. Kendimi Abbas Güçlü gibi hissettim desem yeridir 🙂

Gezi üzerine hazırlanan bloglar seyahatseverlerin en büyük yardımcısı, benim de ilgiliyle yakından takip ettiğim, bir ülkenin görülecek yerleri, kültürü ve mutfağına ilişkin merak ettiğim bir husus olduğunda veya akdemik alanda ilgilendiğim bir konuya ilişkin kaynak aradığımda danıştığım birbirinden güzel bloglar var. Önümüzdeki yıllar içinde blogumu bu tarz bloglardan birtanesi haline getirebilmek çok iddialı bir hedef olabilir ancak, ülkemizde giderek çok hızlı bir şekilde artan internet kullanımı gözönünde bulundurulduğunda, ihtiyacı olan bir kişiye bile ilgilendiği konu hakkında bilgi aktarabilmek, yaygınlaşan blog kullanımının asli görevini ifa edebilmek adına, ufak da olsa kendi çapımda katkı sağlamak, beni mutlu edecektir.

Tüm bunların dışında, blogla ilgilenmenin kişisel gelişim için çok yararlı olduğuna inanıyorum.

O zaman sözü fazla uzatmadan, İzmir’den “better know nothing than half-know many things” özdeyişle başladığım bloguma Ankara’dan tekrar merhaba diyorum!

RT

Kategoriler:Günlük

ORTADOĞU ÖRNEĞİNDE SON DÖNEM TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA POLİTİK EKONOMİ (Lisans Bitirme Tezi)

ORTADOĞU ÖRNEĞİNDE SON DÖNEM TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA POLİTİK EKONOMİ (Çalışmanın PDF formatına ulaşabilmek için başlığı tıklayınız)

Literatürde yapılan çalışmalar ışığında okumalar yapıldığında dış politikada çok geniş bir yelpaze içerisinde farklı perspektiflerle ve algılamalarla Türk dış politikasının son yıllardaki dinamizminin sebep ve sonuçları ele alınmaktadır. Bu değerlendirmelerde ekonomi faktörünün göz ardı edildiği veya görece daha az çalışmanın konusu olduğu görülmektedir.  Bu sebepten ötürü son yıllarda dikkat çekilmeye başlayan perspektiften değerlendirmelere ihtiyaç olduğu görülmektedir. Zira, çalışma boyunca üzerinde durulduğu gibi, bölgesel güç olabilmek için öncelikle ekonomik bir güç olunması gerektiğine inanılarak ihracata dayalı Türk ekonomisinin çevresinde barış ve istikrarı inşa etmeyi hedefleyen Türk dış politikasını ekonomi perspektifinden yoksun değerlendirmesi eksik kalacaktır. Bu bağlamda, 2011-2012 eğitim-öğretim dönemi boyunca Lisans Bitirme Tezi olarak hazırladığım çalışma aşağıdaki başlıklar çerçevesinde;  Ortadoğu özelinde Türk dış politikasında son yıllarda yaşanan  radikal dönüşümde ekonomik faktörleri esas alarak politik ekonominin ağırlığını sabit ve objektif verilerle anlama ve anlamlandırma çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

1) Türk Dış Politikasında Paradigma Değişikliği

-Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikasında Paradigma Arayışları

– AKP’nin Yeni Dış Politika Paradigması

– Türkiye’nin değişen Ortadoğu Politikası

-Ekonomi Merkezli Dış politikaya Geçiş (Trading State’in ortaya çıkışı)

2) Türk Dış Politikasında Yeni İktisadi Aktörler ve Araçlar

-Türk ekonomisinde yaşanan dönüşüm ve Yeni İktisadi Aktörlerin

ortaya çıkış süreci

-Dış politikada yeni aktörler

-Türk dış politikasında politik ekonominin uygulanmasında yeni iktisadi araçlar ve uygulamalar

  • Serbest Ticaret Antlaşmaları
  • Yatırım İlişkileri
  •  Türk  Hava Yolları (THY)
  • Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı  (TİKA)
  • Küresel ve Bölgesel örgütlerde temsiliyet

3) Ortadoğu Örneğinde Son Dönem Türk Dış Politikasında Politik Ekonomi

-Türkiye’nin Bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkileri

-Bölge ülkeleriyle ikili ilişkiler

SONUÇ

Son olarak; 2011-2012 eğitim-öğretim döneminde KPSS ve mezuniyet süreciyle birlikte götürdüğüm söz konusu çalışmam esnasında bana her türlü desteği ve kolaylığı gösteren Tez Danışmanım Sn.Mustafa Küçük’e teşekkürü bir borç bilirim.

Rıdvan TÜRKOĞLU

Bir Uluslararası İlişkilercinin Kariyer Planları ve KPSS

13 Ocak 2013 39 yorum

Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olan bir öğrencinin eğitim sonrası kariyer planlamasında alternatiflerinin malesef kısıtlı olduğu kabul edilen bir gerçektir. Özellikle, hukuk ve PDR isterken tercihlerinin arasına sıkıştırdığı bir bölümü okumak zorunda kalanlar için durum biraz daha kötüdür. Bu yazımda, söz konusu süreçten lise dönemimden itibaren hedeflediğim alan doğrultusunda yaptığım çalışmalar neticesinde maddi-manevi mümkün olan en az yıpranmayla çıkabildiğim için kendimi şanslı addediyorum. Bu bağlamda, özellikle başta mezun olduğum Ege Üniversitesi’nde okuyan alt dönemden bölümdaş arkadaşlarıma ve “uluslararası ilişkilerci” olarak mezun olan ve kariyer hayatı hakkında kafasında soru işaretleri olan bölümdaşlarıma bu süreçten yeni çıkan bir arkadaşınız olarak naçizane önerilerimi içeren bu yazıyla yardımcı olmak istedim. Özellikle, kendi üniversitem açısından söylemek gerekirse, mezun olana kadar KPSS hakkında Hocalarımız tarafından maalesef hiç bir yönlendirmeye ve bilgilendirmeye tabi tutulmayan ve dolayısıyla haksız rekabet içerisinde KPSS maratonuna başlayan arkadaşlarımı konu hakkında bir nebze olsun aydınlatabilirsem ne mutlu… Çünkü çok iyi kurumlarda görev alabilecek potansiyele sahip arkadaşlarımın yönlendirme eksikliğinden ötürü kamu hakkındaki gelişmelerden geri kalmaması gerektiğine inanıyorum.
Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olup üniversite hayatının sona ermesinden sonra diplomalı işsizler kervanına katılmak istemeyenlerin önünde 3 seçenek bulunmaktadır ve baştan söylemem gerekirse iyi bir hayatı garanti altına alıp, başarılı olabilmek için söz konusu bu 3 seçenek için de üniversite hayatı boyunca kendinize yatırım yapmanız gerekmektedir:
1) Özel Sektör
2) Akademik kariyer
3) Kamu Sektörü Daha fazlasını oku…

2012 in review

WordPress.com istatistik yardımcı maymunları bu blog için bir 2012 yıllık raporu hazırladılar.

İşte bir alıntı:

Yeni Boeing 787 Dreamliner, yaklaşık 250 yolcu taşıyabilmektedir. Bu blog, 2012 içinde yaklaşık 1.100 kez görüntülendi. Eğer bu bir Dreamliner olsaydı, bu kadar çok insanı taşımak yaklaşık 4 tur sürerdi.

Raporun tamamını görmek için buraya tıklayın.

Kategoriler:Günlük Etiketler:

Gezi-Gündem

06 Aralık 2010 2 yorum

Suriye-Lübnan Gezisi

“Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor” diyen ne güzel söylemiş… Gezi planları daha dün gibi hafızamda. Interrail planları yaparken biraz vize tarihleri biraz da Avrupa gezisinin olmazsa olmazı, maddi-manevi  işkence yaşatan  vize alma süreci başka gezi bölgelerini daha çekici kılıyordu benim için. Ayrıca turistik gezi dışında amatör bir ortadoğu saha çalışması niteliğinde bir gezi, şimdiye kadar gidip yerinde görme  şansı bulduğum uluslararası ilişkilerde laboratuar özelliği olan Balkanlar (Makedonya- Kosova), KKTC  gezilerimin tamamlayıcısı bir üçüncü ayağı oluşturması açısından bir başka çekici unsurdu.( Bu arada dördüncü ayağı oluşturacak olan bir Kuzey Afrika gezisi şöyle bir Fas,Tunus hatta Sudan gezisi de şimdiden hayallerimi süslemiyor değil hani!)

Velhasıl, bizim de eksenimiz kaydı  ve Ortadoğu turunu Avrupa turuna tercih edip ekim ayının ortalarından itibaren planımızı yaptık ve 28 Ekim’de Gaziantep’ten başlayarak Halep- Şam (Suriye)-Beyrut (Lübnan)-Hatay-Gaziantep- Adana istikametiyle 3 kasımda İzmir’e döndüm. Gezi hakkında izlenimlerim, orada karşılaştığımız Ortadoğu manzarası, Türk olmamıza binaen gördüğümüz teveccüh kesinlikle başlı başlına bir yazıyı hakediyor ancak bunu ne zaman gerçekleştirebilirim şu an bir fikrim yok…

Güncel Gelişmeler

Döner dönmez 5 kasım’da AB kurumları ve politikaları dersinde yapacağım “EU Strategy 2020” sunumumu hazırladım, bu sunumu en kısa zamanda yazı haline getirip bloguma koyacağım…

İzleyen haftada yaklaşan bayram tatili ve arkasından gelecek vize dönemi nedeniyle yoğun bir ders çalışma temposuna girdim, bir haftalık bayram tatilimi geçirdiğim İstanbul’dan geldiğim gibi girdiğim vize maratonundan çıkmanın verdiği rahatlıkla bloguma kavuştum sonunda!

NATO Lizbon Zirvesi

Bu dönemde 20 Kasım’da Lizbon’da gerçekleşen Nato Zirvesi ve bu zirvede ülkemizi ilgilendiren füze kalkanı konuşlandırılması kararı gündemin en önemli konusuydu. Komşularla sıfır sorun politikası ve Batı müttefikliği kavramları arasında denge kurmaya çalışan Türk Dış Politikası bu sınavı fazla hasar vermeden atlatmayı başardı. Bu süreçte Türk Dış Politikası uluslararası arenada bir kez daha gündeme oturdu ve eksen kayması tartışmaları yeniden canlandı. Bu zirve sonucunda ortaya çıkan “Strategic Concept For the Defence and Security of The Members of the North Atlantic Treaty Organisation” belgesinin linkini:

http://www.nato.int/cps/en/natolive/events_66529.htm

ve ayrıca Amerikan düşünce kuruluşu Stratfor’da NATO üzerine yazılan makalenin linkini paylaşıyorum:

http://www.stratfor.com/weekly/20101011_natos_lack_strategic_concept

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Lübnan Ziyareti

Başbakan Erdoğan 25 Kasım’ da resmi ziyaretlerde bulunmak üzere Lübnan’a gitti. Bu ziyaret süresince Lübnan’da sokaklar, Erdoğan posterleri ve Türk bayraklarıyla donatıldı. Lübnan’da yaşayan Türkler dışında Lübnanlılar da Erdoğan’ı sokaklarda karşıladı ve sevinç gösterileriyle ağırladılar. Lübnan gezimiz sırasında yaşadıklarımız daha çok tazeyken ve bölgedeki izlenimlerimizden sonra Erdoğan’ın önünde konuştuğu kalabalık benim için beklenmedik bir olay değildi ancak basından takip edebildiğim kadarıyla Ortadoğu halkları üzerindeki etkimizden haberi olmayan bir kesim de yok değilmiş. Devletimize, bayrağımıza Ortadoğu’da gösterilen bu muhabbet ve teveccühü bireye veya iktidara indirgemek yanlış olabilir, asıl nokta şu ki Ortadoğu halklarının uluslararası platformda haklarını savunabilecek, en azından sesini duyurabilecek güçlü bir Türkiye’ye ihtiyaçları var. Sadece kendi zenginliklerini düşünen, ülkelerini dış dünyaya kapatan liderlerden çok usanmış bu halklar. Bölgedeki sivil toplum, kaldırılan vizeler sonucu yaşanacak kaynaşma dönemiyle birlikte demokratik, laik ve aynı zamanda müslüman bir Türkiye modeli üzerinden, İslam’ın batıyla iletişimde bir engel olmayacağını zamanla görecektir diye düşünüyorum.

Bu arada Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastını araştırmak için kurulan Lübnan Özel Mahkemesi’nin iddianamesini açıklamasına az bir süre kala iç siyasette istikrar ve huzurun bozulması tehdidinin olduğu Lübnan’ı yakından takip etmekte fayda var. Söz konusu ziyaret ve Lübnan’ın güncel durumu üzerine ORSAM’da Oytun Orhan tarafından yazılan yazı:

http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1285

Avrupa Birliği

Son olarak Haftalık AB Basın özetlerini düzenli olarak yayınlamaya devam ediyorum.

Ayrıca 2010 AB İlerleme Raporuna da blogumda okuyabilirsiniz…

Kategoriler:Günlük

Yeniden Merhaba!

Bloguma en son eklediğim 3-10 ekim tarihli AB haftalık basın özetinden sonra yaklaşık 2 ay blogumla ilgilenemedim, zamanın nasıl da geçtiğini anladığıma daha doğrusu anlamadığıma dair çok açık bir örnek, oysa ki haftada 2 saatimi ayırmam bloguma gerekli güncellemeleri yapabilmem için gayet yeterli. Bu 2 ayın nasıl geçtiğini düşündüğümde bile hissettiğim yoğunluk geçerli bir mazeret oluşturabilir ama hayır kabul etmiyorum! Ve bundan sonra bloguma daha çok zaman ayırma motivasyonuyla geçen iki ayın bir değerlendirmesine başlıyorum…

Bu değerlendirmemin amacı;  geçen 2 ayda gerek şahsım adına yaşadıklarım gerekse de ülkemiz ve dünya gündeminde yaşanılanları özetleyerek blogumda zamanında bahsedemediğim olayları en azından tarihe not düşmek. Bu şekilde hem bireysel yaşadıklarım blogumda bir anı formatında yer alır hemde en azından tek cümleyle bahsettiğim güncel olaylar blogumun dış politika gündeminde bir arşiv niteliğini kazanmasına katkı sağlar. Hatta şimdi düşündüğümde bu tarz değerlendirmeleri ayda bir  yapmak çokta mantıklı geliyor, evet buldum blogumda yeni bir kategori: “Aylık Değerlendirme”! Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Günlük

2010-2011 Akademik yılı başladı

24 Eylül 2010 1 yorum

Bir hafta gecikmeyle geldiğim üniversitemde derslerin başlamasıyla birlikte akademik açıdan yoğun ve bir o kadar verimli geçmesini ümit ettiğim  bir döneme girmiş bulunmaktayım… Yaz döneminin rehavetini üzerimden atıp Blog’um üzerinde çalışmaya ilk günden başladım. Sürekli olarak aktif  tutmayı amaçladığım blogumu vakit ayırabildikçe zamanla daha da derinleştirip geliştirmeye çalışacağım.

Şu an itibariyle “Günlük, Köşe yazıları, Siyaset ve AB Haftalık Basın Özeti” olmak üzere 4 kategoriye ayırdığım yazıların “Günlük” kategorisinde güncel konular hakkında yazılarım, “Siyaset” kategorisinde iç ve dış politika üzerine yazdığım yazılar, “Köşe yazıları” kategorisinde yerli ve yabancı basından seçtiğim köşe yazıları ve son kategoride ise AB hakkında basından derlediğim haftalık  haber özetleri yer alacaktır. Bunların yanısıra yerli ve yabancı düşünce kuruluşlarından seçme makaleleri veya en azından linklerini buradan paylaşmaya çalışacağım. Bu şekilde ulusal ve uluslararası gündemi yakından takip edeceğiz.

En kısa zamanda “Kitap” ve “Gezi” kategorilerini de Bloga eklemeye çalışacağım.

İyi akşamlar…

Kategoriler:Günlük

Cahil Halk Sendromu ve Azgın Azınlık Psikolojisi

Zorlu ve çekişmeli bir kampanya döneminin ardından referandum sürecini de geride bıraktık ve Türk halkı tavrını demokrasi adına ilerlemeden ve reformlardan yana koydu.Bu günden sonra Ak Partiden beklentilerimiz büyük, dolayısıyla vaat edilen demokratik reformların gecikmesi dahi bu desteğin azalması için yeterli olacaktır… Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Günlük Etiketler:,